İşte o zaman ne yaparsanız yapın karşınızdaki sizi anlamayacaktır. Her zaman bir iç çekişmeyi beraberinde getirecektir bu empatisizlik. Empati de aşk gibi iki kişilik yaşanırsa anlam kazandırır iç çekişmelere. AŞK; iki kişilik yaşanır normal şartlarda; bunun dışına çıkıldığı zamanlarda görülmüştür. Ancak taraflardan en az biri “öteki” dir diğerine göre yada birinin diğerinden haberi bile yoktur. Bu durumu normalleştirmeye empati bile yetmeyeceğinden; biz bizi ilgilendiren ve kısmen de olsa empati tohumları ve aşk tohumlarını sentezleyebileceğimiz gerçek aşkla ilgilenelim. Bu aşkın tohumunu en fazla nasıl yeşertebiliriz, onu düşünelim. Neler yapabiliriz, neler yapmalıyız ki ortaya çıkan ilişki sapasağlam ayakta kalabilsin? Sanırım bu sorunun en iyi cevabı karşındakinin yerine kendini koyabilmekten geçiyor yani empati kurabilmek..Son günlerde çok kullanılan ancak çok da uygulanmasında başarı sağlanamayan bir konudur bu. Sadece ikili ilişkilerde değil tüm insan ilişkilerinde ihtiyaç duyulur ama elbet insan en çok duygularının tavan yaptığı yerde aşk ta başarılı olsun ister. Başarı sağlanamaması için geçerli sebepleri vardır bireylerin. Yılların beklentisi bir an karşındaki gibi düşünmekle un ufak olur mu ki? Örneğin; bir bayansınız…ve hayalinizde kurduğunuz en önemli konulardan biri de evlilik..yani mutlu bir aile ortamı kurabilmek..Hayalinizde yakışıklı bir eş, çok güzel bir düğün, düşlediğiniz bir gelinlik, herkesin yüzünde görmek istediğiniz bir tebessüm var. Bu hislerle dünya evine girmek istiyorsunuz ve bir gün bu hayallerin gerçekleşme zamanı geliyor; ancak işler yolunda gitmiyor size göre çünkü istediğiniz gibi olmuyor hiçbir şey..Bu hayal kırıklığının verdiği etkiyle bir boşluk içinde hissediyorsunuz kendinizi..Çünkü bu hayalleri yalnız aklınızda değil, kalbinizde de büyütmüşsünüz senelerdir..Şimdi böyle bir durumda ne yapmalı? Empati bunun neresinde kaldı mı dediniz? Dedik ya; empati de aşk gibi iki kişiliktir. Taraflardan biri diğerinin yerine geçemediği durumlarda ortaya bir hayal kırıklığı semptomu ortaya çıkar. Bundan dolayıdır ki; tohumları yeşertebilmek için bir “ben”den bir “sen” çıkartabilmek gerekir ancak o zaman “biz” olunur ve ailenin temeli sağlam olur. Evlilik denen güzellik için tavizler ve fedakarlıklar gerektiğine bir sözümüz yok ama bencillik gibi soğuk ve kasvetli bir kavrama da niçin yer verelim ki pembe düşlerimizi somutlaştırmaya çalıştığımız anlarda ki o en sevilen, en umut vaat eden tarafından sokuluyorsa yaşantınıza şu bizim hks (hayal kırıklığı semptomları) hemen beliriveriyor meydanda. Empatiye evet, hks ye hayır mı?…o halde hadi gelin hepimiz empati tohumları ekelim aşklarımıza…Tohumunda empati de olsun aşkımızın ve “AŞK” olsun hepimize…
Pınar & Sema
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.